Sabancı Vakfı ve Devlet Tiyatroları işbirliğiyle düzenlenen Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali'nde sahne alan İngiltere'nin köklü tiyatrolarından Globe Tiyatrosu, Shakespeare'in meşhur "Kral Lear" oyununu bir akşam da İstanbul Aya İrini'de sahneledi. Bu kadar önemli bir eseri, bu kadar güçlü bir ekipten, Aya İrini gibi büyüleyici bir atmosferde izlemek gerçekten unutulmaz bir deneyimdi.
Shakespeare'in hemen hemen tüm oyunları için geçerli olan, anlatıların hiçbir dönemde güncelliğini yitirmemesi, insanoğlu'nun bıkmadan usanmadan, varoluşunun her döneminde verdiği iktidar mücadelesinin acımasızlığı ve yıkıcılığı üzerine müthiş bir resmediş olan Kral Lear'de bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Topkapı Sarayı Müzesi genel müdürü Haluk Dursun rehberliğinde sarayı gezdiğimiz bir müthiş bir etkinlikten hemen sonra girdiğimiz oyunu izlemeye oldukça seçkin bir izleyici kitlesi gelmişti. Hemen iki sıra önümüzde Kenan Işık, Haluk Bilginer, Ayten Gökçer gibi isimler oturuyordu. Üzülerek belirtmeliyim ki, kendisi Londra'da çok önemli rollerde sahneye çıkmış olan ve Istanbul'da oyun atölyesi'yle sergilediği hiçbir oyununu kaçırmadığım Haluk Bilginer, eseri baştan sona sakız çiğneyerek izledi, bu duruma gerçekten akıl sır erdiremedim. Bu kadar önemli ve kültürlü bir oyuncu bunu yaptıktan sonra, ben bu güncede izleyicilerden ne kadar yakınsam nafile. Yine de bu falso dışında gecenin tadını kaçıracak başka bir kaza ile karşılaşmadık.
Oyun boyunca aklım hep Kurosawa'nın muhteşem "Ran"'ına gitti, ilk fırsatta tekrar bir izlesem diye düşündüm. Bu aralar film izlemeyi bir hayli ihmal etmiş durumdayım, belki "Ran" ile tekrar bir dönüş yaparım.