7 Aralık 2013 Cumartesi

Peter Joseph ve Zeitgeist: Addendum (2008)

Zamanın ruhu serisinin ikinci filmi, ilk filmin bıraktığı yerden devam ediyor. Önce kapitalizmin can damarı olan merkez bankalarının ve bankacılık sisteminin nasıl işlediğini, basılan her paranın nasıl borç olarak devletlerin borç hanesine yazıldığını, bu borcun faiziyle geri ödenmesi gerektiği ve bu faiz miktarını basan başka bir kurum olmadığına göre devletlerin dolayısıyla insanların borçlanmalarının hiçbir zaman sonunun gelmeyeceğini, ebediyen borçlu insanların da sömürüldükleri işlerde çalışmak zorunda bırakıldıklarını, en temel hakları olan barınma ve beslenme için gece gündüz çalışmak zorunda olduklarını, bu modern köleliğin geçmişteki kölelik uygulamalarından beter olduğunu anlatıyor. Başta dinle ilgili görüşler olmak üzere ilk filmdeki pek çok görüş yineleniyor. Sistemin ve tabii ABD'nin çarpık uygulamaları ve sömürülerine değinildikten sonra, benim ısrarla beklediğim, peki çözüm ne olacak sorusuna geliniyor. Cevabını çok naif bulsam da çok kısa aktarmaya çalışayım, ancak belgeseli izlemek benim kıt aktarımımdan çok daha anlamlı olacaktır. Deniyor ki çözüm teknoloji ve para değil kaynak bazlı bir ekonomi kurmaktır. Geçmişte kaynaklar verimli kullanılamadığından kıtlık vardı ve insanlar çözüm olarak parayı icat ettiler. Kaynakların herkese yettiği bir noktada paraya ihtiyaç olmayacaktır. Geldiğimiz noktada teknoloji hem tüm amele işleri üstlenebilecek, hem de tüm insanlığın temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek kaynakları çıkarıp değerlendirebilecek bir noktadadır. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynakları da artık tüm dünyaya yetebilecekken, enerji şirketleri bunu bilerek engellemek ve geciktirmektedirler. Yani dar bir zengin zümrenin elinde olan kaynaklar demokratik bir şekilde tüm dünya insanlarına paylaştırılabilse, teknolojinin sağladığı imkanlarla birlikte, bu kaynaklar herkese yetecektir. Paraya da tüm kötülüklerin anası bankalara da gerek kalmayacaktır.
Kulağa süper geliyor, ne kadar naif bulsam da, ilk filmdeki gibi propaganda kokan üslubunu belgeselin eksi hanesine yazsam da, sadece mevcut sistemi kötülemektense yeni bir şeyler söylemek ve önermek çok değerli. Buyurunuz, Türkçe altyazılı buradan;

 

Hiç yorum yok: