Bu güncede hep dile getirdiğim üzere 15 milyonluk şehrimizde, Devlet Opera Balesi'nin klasik bale eseri sergileyebileceği yeterli tek bir sahnesi bulunmaması sebebiyle uzun yıllardır bir klasik bale eseri izlemeye muhtacız. İstanbul'a gelen rus dans ekiplerine büyük bir şüpheyle yaklaşıyorum, zira daha önce birkaç kez Bolşoy diye izlemeye gittiğim eserlerde dans eden solistlerin hayretler içerisinde yetersizliklerine şahit olduğumda ya dolandırıldığımı, ya da Bolşoy'un idari ekibinden hep bir sahneye çıkmaya heves etmiş kişilerin gönderildiğine kanaat getirmiştim. Bir dostum davetiye ayarlayınca bir şansımızı deneyelim dedik, ve Cumartesi akşamı trafiğinde üşenmeyip Maslak'taki TİM şov merkezinin yolunu tuttuk.
İyi haber, ekip hakikiydi, tüm dansçılar çok iyiydi, bir tek baş balet vassattı, onun tesellisi soytarı rolündeki dansçıydı, zaten Kuğu Gölü'nde baş balete pek rol düşmediği için esasında büyük bir sıkıntı da değildi. Prima ballerina ise muhteşemdi, ona eşlik eden tüm dansçılar da bizde baş dansçı olabilecek düzeydeydiler. Klasik Bale eserleri içinde göreceli olarak daha az tercih edeceğim Kuğu Gölü'nü sayısız kez izlemiş olmama rağmen bir kez daha keyifle izledim. İlk kez 1895'de sergilenen koreografinin büyük usta Marius Petipa ve Lev Ivanov'aya ait olduğunu not düşelim. Tabii gönül isterdi ki, Tchaikovsky'nin güzel nağmelerini canlı bir orkestradan dinleyebilelim, ama nerede bizde öyle salon. Bilemiyorum ömrüm İstanbul'da bir daha canlı orkestralı, uygun büyüklükte ve gerekli teknik donanıma sahip bir salonda klasik bale eseri izlemeye yetecek mi? 30 Martta maalesef bu yönde ümitlenme şansımız dahi kanımca olamayacak.
Tadımlık;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder