Son yazı 2014’te takılı kalmış, takip ettiğim sayısız diğer
günce gibi bu günce de internetin tozlu raflarına kalkmış. Hala sıkı bir blog
takipçisiyim, şu anda takip ettiklerime baktığımda ağırlıklı olarak ekip işi
olduklarını görüyorum. Sinema üzerine yazılar yayınlayan birkaç amatör siteden
çok nazik teklifler gelmişti, ama öyle bir sorumluluğun altına girmeye, hem
kendimi yetersiz bulduğumdan hem de yeterli zamanı ayırabileceğimi
düşünmediğimden cesaret edememiştim.
Uzun yıllar sonra dün takip ettiğim blogları yeniden
sınıflamaya ve elemeye kalkışınca, kendi güncem gözüme çarptı, satırlarda
dolaşmaya başlayınca, günceyi yazmaya başlama sebebimi hatırladım; izlediğimi
unuttuğum tiyatro oyunları, dinlediğimi unuttuğum konserleri, seyrettiğimi
unuttuğum filmleri ve daha önemlisi bana hissettirdiklerini hatırladım, çok
duygulandım, 70 yaşını beklememe gerek yokmuş, aradan 5-6 yıl geçince de insan
nostalji denizinde dalgalara kapılabiliyormuş. Çoğu satırı yazdığımı da
hatırlamadığımdan, 5 yaş genç versiyonum sanki farklı biri ve ben onu tanımaya,
hatırlamaya çalışıyorum.
Hele bir de çocuklarımın büyümeye başladığını düşününce,
beraber filmler, diziler izlemeye başladık, biraz daha da büyüyünce bu
satırlarla buluşacaklar, babamın bu filmi izlediği, bu kitabı okuduğu yaştayım
diyecekler J
Kim bilir belki de bu geçici bir heves, bir dahaki yazı için
2024 olması gerekecek, belki de bu son KELİME.
1 yorum:
yarin yaz bi si
Yorum Gönder