24 Aralık 2019 Salı

Film Güncesi - Kasım 2019


Kasım ayı filmden çok dizi izlediğimiz bir ay oldu. Ortalama diye değerlendirebileceğim filmlere denk geldik, film aşkımızı alevlendirip, bizi dizilerden uzak tutacak filmler maalesef çıkamadı karşımıza. Birkaç filmi de uyuyakalmak suretiyle yarım bıraktım, ama filmleri yarım bırakmayı sevmediğimden hepsini bir şekilde bitireceğim. Diğer yandan dizi Dünyası da çok üretken, çevrimiçi servislerin rekabetiyle her taraftan yeni dizi fışkırıyor. 2019 dizilerine yer vereceğim bir yazı da hazırlamam lazım.

Becoming Astrid (2019) - Pernille Fischer Christensen


Doğduklarından beri çocuklara Astrid Lindgren kitapları okuyoruz, aynı kitapları tekrar tekrar dinlemekten hala sıkılmadılar. Kitaplardaki çocuk karakterler öylesine sevimli, öylesine tatlılar ki, Lindgren'in müthiş bir çocukluk geçirmiş olacağına sağlam bir inançla oturdum filmin başına, ama zor bir hayatı olmuş, hiç de öyle her yerinden mutluluk fışkırmıyor. Notum 7.

Celle que vous Croyez (2019) - Safy Nebbou



Juliette Binoche uğruna izlediğim film, orta yaşlı bir kadının facebook'ta sahte fotoğrafla genç bir kadın profili oluşturarak genç bir adamla sanal ilişki kurmasını anlatıyor. Sanal/gerçek aşkı, yaşlanmayı, aşkta bedenin yerini, yalnızlığı anlatan, ama elindeki iyi malzeme ve müthiş oyuncuya rağmen, sıradışı olmayı başaramayan bir film. Notum 7.

Das Schweigende Klassenzimmer (2018) - Lars Kraume


Duvar yıkılmadan önce Doğu Almanya'daki gençlerin altında yaşadıkları baskı, Macaristan'daki ayaklanmalara dayanışma adına sınıfta 2 dakika sessiz kalma eylemi yapan gençlerin başına gelenler üzerinden anlatılıyor. Hikayenin gerçek olması filmin etkisini arttırıyor, bu gençlerin hepsi tabii batıya kaçmışlar. Notum 7.

Den skyldige (2018) - Gustav Möller


(Neredeyse) tek mekanda geçen klostrofobik filmlere İskandinavya'dan katkı var. Bir insan kaçırma suçuna ve takibine polis karakolunda, olaya kendini fazlasıyla kaptıran sicili sorunlu bir polisin telsizinden şahitlik yapıyoruz.  Notum 7.

Dolor y Gloria (2019) - Pedro Almodovar


Her Almodovar filmiyle ilgili bu günceye çiziktirirken kendimi yineliyorum, ama eski filmlerinin sihri maalesef yok yeni filmlerde. Yaşamış olduğu hayata ve yapabildiklerine dönüp bakarak, kendini sorgulayan, ununu elemiş, eleğini asmış yönetmen rolünde Antonio Banderas çok başarılı, film de bir yeni yönetmenden izlesek, fena değil, ama yönetmen koltuğunda Almodovar olunca yetmiyor. Filmde otobiyografik ögeler olduğuna şüphe yok, ama bence vazgeçmesin film çekmekten, bulsun tekrar eski formunu. Notum 7. 

El Camino: A Breaking Bad Movie (2019) - Vince Gilligan


Tamamını izlemiş olmakla beraber bir Breaking Bad dizisi hayranı değilim, o sebeple filmi izleyen çoğunluk gibi büyük beklentilerim yoktu ama küçük beklentiler için de sıradan bir film olmuş. Notum 6.

Eshtebak (Clash) (2016) - Mohamed Diab


Yakın dönemde Mısır'da yaşanan ayaklanmalarda farklı siyasi görüşteki göstericiler bir gösteri esnasında toplanarak bir polis aracına tıkılırlar. Dar alanda ülkedeki tabloya dair bir resim çiziyor yönetmen. Açıkçası takip etmekte biraz zorlandım, kimin hangi cephede olduğunu, biraz önden de bilgi sahibi olmayı gerektiriyor. Bana 2009 yapımı muhteşem Lebanon filmini hatırlattı. Notum 6.

On the Basis of Sex (2018) - Mimi Leder


ABD'nin en üst mahkemesinin üyelerinden Ruth Bader Ginsburg'un hayranlık veren kadın hakları mücadelesi. 1950'lerde pek çok diğer meslek gibi avukatlık da erkek mesleği olarak görülüyor. Erkeklerin Dünya'sında pırlanta gibi parlayan bir kadın müthiş bir mücadele veriyor ve kadın erkek eşitliği adına büyük zaferler elde ediyor. Onun sayesinde anayasadaki tüm ayrımcı maddeler teker teker temizleniyor. Tuttuğunu koparan güçlü bir kadının hikayesini tüm genç kızlar izlemeli, alınacak daha fersah fersah yol var. Filmi, maalesef içeriği kadar iyi bulmadım, fazla steril, fazla didaktik, fazla siyah beyaz, iyi kotarılsa bir başyapıt olabilirdi, yine de çok değerli. Notum 7.

Hiç yorum yok: