İlk defa okuduğum Yalçın Tosun'un öyküleri, beni daha fazla öykü kitabı okumaya ikna etti. Dokunma Dersleri'nde gerçekten dokunan öyküler yazmış. Özellikle kitabın ilk yarısındaki öyküleri çok beğendim. Başı, ortası, sonu olan kurgulardan daha çok, belli anlara belli hislere odaklanmış. Çok arı ve zarif bir dille betimliyor o anları. Bir kurgu olmadığından öyküler çok kısa da olsalar yarım kalmış hissi vermiyorlar, kendi içlerinde bir bütünsellikleri bulunuyor.
Bazı filmlerin bazı anları çok özeldir, kısa anlardır ama bizi doğru ruh halinde yakalarlarsa çok şey ifade ederler. Tosun'un öykülerinden böyle bir tat da almıştım. Bazı öykü başlarında Mike Leigh, Robert Altman gibi yönetmenlere yapılmış olan adamalar da bunu pekiştirdi, belki yazar öyküleri için filmlerden de ilham alıyordur.
İşlenen konular çok özgün olmamakla birlikte, özellikle kadın olsun erkek olsun farklı cinsel eğilimlere de yer veriyor olması, öyküleri dokuyuş şekliyle birlikte bir fark ortaya koyuyor. Mutlaka yazarın bir diğer öykü kitabını daha okumayı arzu ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder