30 Ekim 2011 Pazar

Bienal 2011

Bienali ziyaret edeli birkaç hafta geçmiş olmasından dolayı izlenimler hafızamda taze değil. Bu sene "isimsiz" olan 12. Bienal, Küba asıllı sanatçı Felix Gonzales-Torres’in 5 eserini merkezine alarak, bu eserler etrafında farklı sanatçıların yapıtlarını sergiliyor.
Öncelikle Bienali gezdiğimiz art arda iki pazar günü de gençlerin yoğun ilgisi çok sevindiriciydi, uzun kuyruklar oluşmuştu. Antrepo 3'ü gezdiğimizde fazlasıyla yorulmuş olduğumuzdan Antrepo 5'i bir sonraki haftasonu gezmeye gittik. Bienali gezerken mutlaka 5TL'ye satılan kataloğun kullanılmasını tavsiye ederim. İçinde, ağır ve okunması zor yazılar yerine her eserin sahibiyle soru cevap şeklinde yapılmış kısa röportajlar bulunuyor, bu da serginin rahat gezilmesini çok kolaylaştırıyor.
Geçmiş bienaller gibi bu bienal de güncel sorunlar ve siyaset üzerine yoğunlaşmış. Eserlerin büyük kısmı olabildiğince minimalist. Sanırım güncel sanatta ne kadar minimalist o kadar iyi anlayışı hakim, ama nacizane fikrimce işin estetik kısmı bu durumda çok kısa kalıyor. Eserler sadece beyne değil biraz da göze hitap etse kanımca daha da etkileyici olacaklar. Yine de bu seneki bienali geçmiş senelere oranla çok daha fazla beğendiğimi (başarılı kataloğun da katkısıyla) belirtmeliyim. Sanal hafızama özellikle şu iki eseri not düşmek isterim;
* Martha Rosler, Vietnam savaşından görüntüleri, aynı dönemde ABD'de yayınlanan iç mimarı dergilerindeki görsellere yerleştirmiş.
*  Wael Shawky'nin 200 yıllık kuklalar kullanarak Haçlı seferlerini anlattığı 45 dakikalık filmi çok etkileyiciydi.

Hiç yorum yok: