Tasarım Bienali'nin sonlanmasına bir hafta kala, neyseki zaman ayırabilip bu çok özel sergiyi gezebildik. Önce, mimar Emre Arolat'ın küratörlüğünü yaptığı İstanbul Modern'deki kısmı gezdik. Kusurluluk teması, çok güncel olan kentsel dönüşümün etrafında çok rahat anlaşılır ve takip edilebilir bir bütünsellik içerisinde, ve bir mimarının elinin değdiğini çok net bir şekilde gösteren mekan tasarımıyla sunulmuş. Keşke kentsel dönüşüme kıyısından köşesinden bulaşan herkes, bu sergiyi kavrayarak gezebilse ve getirdiği zengin tartışma malzemesini ve etraflı eleştiriyi süzgeçinden geçirebilse. Eminim İstanbul o anda gittiği yönden 180 derece dönerek bambaşka bir istikamete yelken açardı.
Geçen yazıda bahsettiğim Contemporary fuarı adeta bir turist edasıyla efor sarf etmeden gezilebilecek bir etkinlikken, tasarım bienalini gezmek, zihin gücünün odaklanmasını ve tüm duyuların harekete geçirilmesini talep eden bir sorgulama sürecine sokuyor içine girenleri.
Bu meydan okumanın verdiği zihinsel yorgunluk, serginin ikinci mekanı olan Galata Özel Rum İlköğretim Okulu'ndaki kısımı daha hızlı ve daha hazımsız bir şekilde tamamlamama sebep oldu. Yorgunluğumun yanısıra, Joseph Grima'nın küratörlüğünde gerçekleşen bu kısımdaki eserler daha soyut ve birbirlerinden daha kopuktular. Daha fazla okumak ve her yapıtı birbirinden bağımsız değerlendirme enerjisini sarf etmek gerekiyordu. Bunu yapamamanın tatminsizliği, yeni bir sergi mekanı olarak Rum İlkokulu'nu keşfetmiş olmanın heyecanı ile teselli buldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder