25 Ekim 2010 Pazartesi

Carles Batlle ve Baştan Çıkarma

Yeni Dalga Katalan Tiyatrosu'nun öncü ismi olarak nitelenen Carles Battle'ın oyunu daha önce Pera Müzesi'nde okuma tiyatrosu olarak dinleyicilerle buluşmuş. Bu sezon Devlet tiyatroları aynı oyunu sahneye taşıyor. Biz de heyecanla beklediğimiz yeni tiyatro sezonunu açmak için, pek çok sevdiğimiz Üsküdar'daki Tekel Binasının yolunu tuttuk. Binadaki Stüdyo sahnesinde uzunlamasına platform, sadece 3 sıra halinde dizilen seyircilerin önünde kurulmuş, böylece oyuna dokunma mesafesinde oturuluyor. Hareketli sahne üzerinde antik mobilyalar bulunuyor, güzel bir ışık, ve güzel tekel binasının taş duvarlarına da üst kısımda projeksiyonlarla video görüntüsü yansıtılmış. Buraya kadar her şey güzel, ama güzellikler de maalesef bu kadarla kalıyor. Oyun, ilk bölümünde son derece tutuk bir monolog/diyalogla başladı. Bunda sanırım çevirinin de çok kötü olmasının etkisi var. Hani kötü çevirilmiş kitap akıcı okunmaz ya, sürekli bir rahatsızlık verir. Bu genelde bir çevirinin kelime kelime yapılmasından kaynaklanır. Birebir çevirdiğinizde her şey türkçeye tam oturmaz. Halbuki yazının ruhunu yakalamak için aynı anlamı veren bambaşka kelimelerin yanyana geliyor olması gerekebilir (maalesef türkçeye çevirilen kitapların da 90%'ı bu şekilde heba olur)
Bu tahminimce kötü olan çeviriye, muhtemelen oyunun ilk prömiyer haftasında olmasından kaynaklı, oyuncuların da oyuna hazır olmamaları ekleniyor. Zaten tökezleyen çeviri, bir de oyuncuların ha unuttu, ha unutacak dedirten performanslarıyla daha da seyir keyfini azaltan bir hal aldı. Özellikle ilk bölümde aynı anda konuşmaya dalmalar, diyaloğun sırasının karışmasından kaynaklı, abzürt tiyatroya meyleden konuşmalar işin tuzun biberi oldu. Oyuncu performanslarını da yetersiz bulduğumu belirtmeliyim. Bütün bunlar birleşince özünde bir trajedi olan oyun üzerimizde zerre iz bırakmadı. 5 sahneden oluşan oyunda, ilk 4 bölümde izlediğimiz parçalar 5. bölümde birleşerek bir anlam kazanıyorlar, ama içerik yeterli olmayınca bu çözümün etkisi de sıfıra yakınsıyor.
Maalesef olmamış...

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Sevgili Barış Cemiloğlu,

Oyunun yazarına üstüne yazılanlarla ilgili bilgi vermek üzere internet araştırması yaparken, blogunuzda paylaştığınız oyun yorumunu gördüm. Oyunun çevirisine dikkat etmiş ve çeviriyi değerlendirmiş olmanız, çevirmen olarak beni çok mutlu etti. Ne yazık ki çeviri ve çevirmen ancak sizin sözlerinizle "sanırım çevirinin çok kötü olması" ve yine sizin sözlerinizle "tahminimce kötü olan çeviri" olduğunda hatırlanıyor, önemseniyor. Ben sadece neden doğrudan çeviri kötü demek yerine, dinlediğiniz, duyduğunuz bir metnin kötü çeviri olup olmadığı konusunda bu kadar ikircikli olduğunuzu anlayamadım. Ben de kendi çevirdiğim bu oyunu dinlediğimde düzeltilmesi, yeniden gözden geçirilmesi gereken yerler olduğunu düşündüğüm için içtenlikle soruyorum. Metni okumadığınız için mi? Bir metnin ortaya çıkarılmasında çeviri dışında başka etmenlerin de önemli olabileceğini düşündüğünüz için mi öyle yazdınız? Sadece merak ettim.

Selamlar, saygılar

Zerrin Yanıkkaya

Barış Cemiloğlu dedi ki...

Sevgili Zerrin,
Bir tiyatro veya edebiyat uzmanı olmadığım için, bu tutmaya çalıştığım amatör güncede çok kesin dille yargılara varmamaya özen gösteriyorum. Bu sebeple genelde, sizin deyiminizle ikircikli cümleler çıkabiliyor ortaya (günceden başka yazılar okumaya fırsatınız olursa aynı özeni özellikle Hollywood'tan çıkan filmler için gösterdiğim pek söylenemez). Ayrıca sizin tespitleriniz de çok doğru; Metnin orijinalini tanımıyorum, dolayısıyla eser zaten akıcı olmayan bir dille yazılmış ise, çevirmenin bunu düzeltmek gibi bir misyonu olmamalı. Ayrıca dilin akıcı olmaması, yazarın amaçladığı bir şey de olabilir, modern müzikte olabildiği gibi. Bir de buna, yazımda belirttiğim üzere oyunun yeterli prova edilmemiş olması, ve belki oyuncuların da iyi bir performans göstermemiş olmaları eklenince, eserin benim gibi bazı izleyiciler için etkileyiciliği bir hayli azalıyor. Dolayısıyla hissettiğim rahatsızlığı, peşin bir yargıyla çevirmenin üzerine yıkmak istemedim.
Sevgiler,
Barış Cemiloğlu
Barış Cemiloğlu

Unknown dedi ki...

Vaktiniz olursa, oyunla ilgili başka bir yorum için, şu linke bakabilirsiniz. Seyirci olarak yorumunuzun son derece öznel olması doğal, sakın yanlış anlamayın. Sadece tiyatrocu ya da sizin sözlerinizle uzman gözüyle oyun nasıl görülmüş, merak ederseniz diye...

Sevgilerimle,

Zerrin Yanıkkaya

http://mimesis-dergi.org/2010/12/%E2%80%9Cbastan-cikarma%E2%80%9D/