19 Aralık 2010 Pazar

Stieg Larsson ve "Millennium" üçlemesi

Stieg Larsson'un polisiye "Millennium" üçlemesi 40'ın üzerinde ülkede 27 milyon adet satılmış. İlginç olan gazeteci Larsson'un bu üçlemeyi yayınlamak için değil, kendisi için işten döndükten sonra yazmış olması. 2004'te 50 yaşında geçirdiği kalp kriziyle hayatını kaybetmesinden sonra kitaplar yayınlanıyor ve uzun süre çok satanlar listesinin üst sıralarında kalıyor.

Romanların ve dolayısıyla filmlerin konusuna gelirsek; Millennium, İsveç'teki politik yozlaşmaya ve skandallara ışık tutan idealist bir politik dergi, ve çalışanları kaşıdıkları konular itibariyle sürekli tehditlerle karşı karşıyalar. Millenium'un kurucularından baş kahramanımız Blomkvist ismini, bence Dünya'daki en iyi çocuk kitabı yazarı olan Astrid Lindgren'in çocuk dedektif kahramanı Kalle Blomkvist'ten alıyor. Blomkvist'in maceralarına ben bu yaşta okuyup bayıldım, çocuğunuza kitap okurken eğer siz de eğlenmek istiyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. İki Blomkvist'in benzerlikleri tabii dedektiflik tutkusuyla sınırlı; Küçük Blomkvist bahçesinde hayal dünyasının ürünlerinin izini sürerken, Millennium'daki Blomkvist kelle koltukta aşırı sağcılarla boğuşmakta. Esasında romanın merkezinde, filmlere ismini de veren ejderha dövmeli kız var, ve bence kitapları da filmleri de sıradan bir polisiye olmaktan kurtaran karakter o. İspiyon vermemek adına detaylarına girmeyeceğim, ancak genç yaşında başına gelmeyen kalmamış olan Lisbeth'in ürkütücü hayat hikayesi 3 filmdeki olayların, cinayetlerin belkemiğini oluşturuyor, ve gerçekten de resmin tamamlanması için üçlemeyi de tamamlamak gerekiyor. İlk filmdeki gerilim dozu çok başarılı. Aynı dozaj, yönetmeni de değişen ikinci ve üçüncü filmlerde korunamasa da, her biri iki saatin üzerinde olmasına rağmen ilgiyle sıkılmadan izleniyor. Arka planda soğuk, karanlık, güzel İsveç ve Stockholm'ün olması filmin atmosferine çok olumlu katkı yapmış.
İlginç bir not; Yazar Larsson'un hayatını wikipedia'dan okuyunca fark ettim ki, esasında üçlemede bir hayli otobiyografik öge de mevcut. Larsson'un, aşırı sağcı akımların gençler arasında yaygınlaşmasına karşı mücadele amacıyla kurduğu Expo vakfı ve yayınladığı Expo dergisi kendisine bir hayli düşman kazandırmış ve uzun süre ölüm teditleri almış. Hatta genç yaşında ölümüyle ilgili de spekülasyonlar bulunuyor.
Diğer bir not; Her uluslararası ses getiren filmde olduğu gibi, Hollywood yine bir remake için yola çıkmış. "Zodiac" ile polisiye gerilim türünün iyi bir örneğine imza atmış olan David Fincher bu görevi üstlenmiş. Önyargılı olmamak lazım ama Fincher gibi kendini kanıtlamış yönetmenlerin, zaten başarılı olan filmlerin tekrar çekimlerini yapmalarını pek anlayamıyorum. Yine de umarım Scorsese'nin "Departed"'daki başarısını yakalar.

Hiç yorum yok: