Düzenli yazmayı başaramadığımdan o kadar fazla film birikti ki, arada izleme fırsatı bulduğum diğer sanatsal etkinliklere güncede hiç yer veremiyorum. Mesela Zeynep Tanbay'ın 26 martta izlediğim "4 Ayak" isimli koreografisini mutlaka sanal hafızama not düşmeliyim.
Geçen sene mart ayında büyülendiğim şu Zeynep Tanbay koreografisinden sonra ismini nerede görsem kalkıp gidip izlemeye kesin karar vermiştim, ama maalesef çok nadiren gösterileri gerçekleşiyor veya ben yakalayamıyorum. Aradan bir sene geçti, ve Cemal Reşit Rey'de 2006 yılında hazırladığı koreografisini gösterinin sabahı gazeteden öğrenerek izleme şansına sahip olduk. Böyle bir gösteriye aynı gün bilet bulabilmeye bir yandan çok sevinirken, diğer yandan hayret etmemek mümkün değil. İstanbul'un her tarafından binlerce sanatsal faaliyet fışkırdığına göre bunları takip eden geniş de bir kitle olmalı. Dans bu kadar mı insanların tercihinde geri kaldı diye üzülmeden edemiyorum. AKM'nin kapalı olması bence opera ve dansa çok büyük darbe vuruyor, bir nesil bu iki muhteşem sanat dalından kopuk yetişiyorlar.
"4 Ayak"'a gelirsek "Araz" için yazdıklarımı "4 Ayak" için de aynen hissettim. Zeynep Tanbay bence Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi koreografıdır, ekibi de en iyi modern dans ekibi. Bir ekip koreografiyi bu kadar mı içselleştirir, yaşayarak izletir. Bölümler insanı ve insan ilişkilerini anlatırken, bölüm aralarında çok şirin geçişler hazırlanmış. Her arada 10 dansçıdan biri hayatımızın en vazgeçilmez dört ayaklısı sandalye ile kısa bir koreografi sergiliyor, hatta bana dansçıların kendi hazırladıkları yarı doğaçlamaymış hissini verdiler. Sandalye dışında dekorun bulunmadığı sahnede sade siyah kıyafetli dansçılar bize sadece beden dilleriyle pek çok hikayecik anlattılar. Zeynep Tanbay yine bir bölümde tek başına dans etti ve Nazım Hikmet'in bir şiirini vücuduyla büyüleyici bir şekilde dillendirdi.
Bir kez daha teşekkürler Zeynep Tanbay...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder