Malick sinemasına olan önyargılarımdan, "The Tree of Life" hakkındaki izlenimlerimi yazarken bahsetmiştim. Bu film, atomun parçalanmasından zor olan önyargımdan kurtulmamı sağlamıştı. Bu durumda Malick filmografisindeki eksiklerimi tamamlayabilmemin de önü açılmış oldu.
"The New World" artık kavramış olduğuma inandığım Malick imzasını çok net bir şekilde taşıyan bir yapım. Muhteşem görsellik, şiirsel dış anlatımla birleşince ortaya çok özgün ve güzel filmler çıkabiliyor. İngiliz sömürgecilerin Amerika'ya ayak basarak, yerli halkı sindirmelerini bir de Malick'in kamerasından izlemenizi tavsiye ederim. Colin Farrell, Q'orianka Kilcher ve Christian Bale de sunulan aşk üçgeninde çok başarılılar. Esasında beni çok rahatsız edebilecek sayısız klişe de filmde mevcut, ama bunlar artık otomatik olarak Malick filtreme takılıyor ki, filmin tılsımı bozulmasın.
Acaba diyorum, dönüp "The Thin Red Line"'ı da keskin yargılarımdan kurtulmuş halimle ve yönetmene saygı ve hayranlık duyarak izlesem sonunu getirebilir miyim? İyi bir sinefil olabilme yolunda, filmlere daha nesnel yaklaşabilmek lazım, ama yönetmenini bilmeden bir filmin başına oturma ihtimalim bir hayli düşük, yönetmeni bildikten sonra da kendiliğinden oluşan beklentilerden kurtulmak oldukça zor. Şu poster bile normalde bu filmden uzak durmam için yeterli sebep sağlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder