Labaki'nin güzelliğine ve yönetmenliğine hayranlığım, sıcacık filmi "Caramel" (2007) ile başlamıştı. İkinci uzun metrajlı filmi Cannes "Un Certain Regard" kapsamında şimdilik değineceğim son eser. Lübnan'da hristiyanlarla müslümanların yüzyıllardır barış içinde yaşadığı, kiliseyle caminin yan yana bulunduğu bir köy, Lübnan'daki dinler arasındaki çekişmelerden nasibini almakta, ve köyün erkekleri en ufak olaydan gerginlikler çıkarmaktadırlar. Köyün kadınları ise barışı korumak adına ellerinden geleni yaparlar, dışarıdan haber gelmemesi için köyün tek televizyonunu bozup, gelen gazeteleri yakarlar. Şu günlerde saçma ve zavallı bir film, İslam'ı aşağıladı diye yüzbinlerin sokaklara dökülmesindeki ruh hali, bu filmdeki mikro modelde çok başarılı bir şekilde masaya yatırılıyor. Labaki sayısız örnekle, yaşananların abzürtlüğünü gözler önüne seriyor. Mesela birbirlerinin boynuna sarılmak için fırsat kollayan erkeklerin kafasına dank etsin diye, bir sabah kadınlar dinlerini değiştirerek kalkıyorlar, hristiyan kadınlar başlarını örtüp namaz kılıyorlar, müslüman kadınlar başlarını açıp meryeme dua ediyorlar, ve erkeklerine hadi öldürmeye benden başla mesajını veriyorlar.
Labaki, bu konuyla ilgili verebileceği sayısız mesajı ardı adına sıralarken, bundan filmin sinemasal bütünlüğü biraz zarar görüyor, söylenenlerin ulanma şekli sorunsuz değil, karakterler arasındaki ilişkilerin gelişimi kopuk, dramla mizahın karışımı homojen değil, yani içerikten arındırırsak, oldukça sorunlu bir gövdeyle karşı karşıyayız, ama bu eseri içeriğinden bağımsız değerlendirmek büyük haksızlık olur, bu filmin şu anda Dünya'nın dört bi yanında "İslam'a hakaret edildi" diye meydanları dolduran, kafaları dogmalarla dolu (yani boş) güruha izlettirilmesinde büyük fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder