16 Ocak 2010 Cumartesi

Jason Reitman ve Up In The Air



Jason Reitman genç bir yönetmen, dolayısıyla çok sayıda filmi yok. Ilk iki uzun metrajlı filmi "Thank you for smoking" ve "Juno" birer başyapıt olmamakla beraber başarılı ve benim naçizane değerlendirmeme göre on üzerinden sekizlik filmlerdi. Filmlerini beğendiğim yönetmenlerin büyük kısmı eninde sonunda beni hayalkırıklığına uğratırlar, ama Reitman'ın üçüncü filmi "Up in the air" de beni üzmedi ve istikrarla benden 8 notunu aldı. Film beni hem eğlendirdi, hem de iş sebebiyle sık seyahat ettiğim bir dönemde havaalanında geçirdiğim sonu gelmez saatleri anımsattı. Tabii filmde havaalanlarıyla ilgili tüm gözlemler sonuna kadar abartılmış, ama hepsinde bence gerçek payı var. Reitman'ın diğer filmlerinde olduğu gibi, bu filmi de kendini keyifle izletirken satır aralarında, satır üstlerinde zekice yazılmış çok güzel diyaloglara ve tespitlere yer veriyor. Yer yer de "eyvah şimdi Hollywoodvari bir sahne geliyor, ya arkaya da keman koyarlarsa" derken  fake atıveriyor, klişelerin kıyısından köşesinden dolanarak o tuzaklara düşmüyor. Özellikle kahramanımızın Chicago'ya gittiği sahnede bu şekilde eyvah dedim, ama neyseki korktuğum gerçekleşmedi. Düğün öncesi kısım klişelere yaklaştı ama gözünü çıkarmadı. Film dengeyi iyi korudu, ve umarım Reitman gelecekte bu sekizlik filmlerinden bol bol üretir.
Oynadığı bazı filmlerle Hollywood'un parçası olmuş ama esiri olmamış, ürettiği ve rol aldığı filmler itibariyle bu camiada beğendiğim nadir oyunculardan olan George Clooney bu filmde de gayet başarılı. Daha önce seyrettiysem de hatırlayamadığım Vera Farmiga'yla kimyaları çok güzel uyuşuyor. Anna Kendrick'in abartılı oyunu sırıtmıyor, filmin komedi kıvamına olumlu katkıda bulunuyor.
Filmi izleyecekler bu yazının bundan sonraki kısmını okumasınlar lütfen. "İSPİYON İÇERİR" Filme ufak bir eleştirim olacak o da Alex karakteriyle ilgili, filmin son kısmındaki gelişmeleri gereksiz yersiz mutlu son a la hollywood olmaması adına kesinlikle tasvip etmekle beraber, burada detaylandırmayacağım mesajı iyicene vurgulamak adına, iki karakterin arasındaki son telefon konuşmasında, Alex'in o ana kadar çizilen karakterinde ciddi bir kırılmaya gidiliyor, ve kanaatimce (pek çok filmde beni çok rahatsız eden) senaryoda karakter tutarsızlığına sebebiyet veriliyor. Alex'in söyledikleri anlaşılır, ama ifade ediliş şeklinde (eğer karakterinde bir şizofrenlik yoksa) biraz daha empati olmalıydı."İSPİYON BİTTİ"

Son olarak Reitman'ın uzun metraja geçmeden önce çektiği sevimli bir kısa filmin linkini verelim;
Consent (2004)

Hiç yorum yok: