6 Haziran 2011 Pazartesi

Denis Villeneuve ve Incendies (2010)

Ortadoğuda yaşanan büyük acılar sürdüğü sürece bu bölgeyle ilgili sayısız film de üretilmeye devam edecek. Ancak maalesef bu filmlerin büyük kısmı, iri bütçeli eğlencelik filmlerin yüzde biri kadar dahi yankı bulamıyor. Dünya'nın her tarafındaki katliamlar devam ettikçe de insanlar yaşananları daha bir kanıksar hale geliyorlar. Incendies bu anlamda daha şanslı bir film, çünkü Oscar'larda en iyi yabancı film adaylığıyla türdeşlerine oranla daha fazla ilgiyi kendi üzerine çekebildi. Gerçi bence 2010 yılında Ortadoğu'yla ilgili çok daha sağlam filmler vardı ama demek ki doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişiyle irtibat halinde değillermiş.
Film, günümüz Kanada'sında hayata gözlerini yuman bir annenin ikiz çocuklarına bıraktığı vasiyetle başlıyor. Vasiyet aracılığıyla, bir erkek kardeşleri olduğunu öğrenen ikizler, kardeşlerini ve tanımadıkları babalarını bulmakla görevlendiriliyorlar. Bu da onların Ortadoğu'ya seyahat ederek kendi ve annelerinin geçmişleriyle yüzleşmelerine vesile oluyor.
Zamanda geri de giderek direk annenin perspektifinden de olaylara değinen film bence bütünlüğünü bu zamanda gidiş gelişlerle yeterince iyi koruyamıyor ama çok vurucu sahnelere ve mesajlara da sahip. Özellikle yakılan yolcu minibüs sahnesi beni çok etkiledi. Sonuç olarak belli bir kalitenin üzerinde ama yönetsel zaafları olan, olabildiğince iyi olamamış bir eser.

Hiç yorum yok: