Şu yazıma daha önce denk gelmiş olanlar, Ben Affleck sinemasına karşı son derece olumsuz duruşuma şahit olmuşlardı. Affleck'in yönetip, başrolünü oynadığı son filmi "Argo" geçen hafta açıklanan Altın Küre ödüllerinde en iyi film ünvanını kazanınca bir kez daha merakıma yenildim ve izleme gafletine düştüm. İyi ve ilgi çeken, politik bir girişin hemen ardından bir çuval inciri berbat edercesine son yıllarda izlediğim en kötü film olmasını, Hollywood'un tüm klişelerine ve kötü oyunculuk örneklerine bulanmış olmasını bir yana bırakıyorum, beni en çok kızdıran filmin İran'a ve halkına aşırı oryantalist ve son derece ırkçı bakış açısı oldu. En kitch aksiyon B-filmlerinde dahi olmayacak bir vahşi terörist İran resmi çizilmiş. Daha da üzücü olanı, filmin gerçek bir hikayeye dayanıyor olması itibariyle zaten batının kafasında kemikleşmiş önyargının iyice perçinlenmesine çanak tutmasıydı. İran halkının"Midnight Express"'i olarak nitelenebilecek yapım, şuursuz insansılar tarafından yüceltilerek, ödüllerle kutsanarak bütün bir toplum aşağılanıyor. Bu filmin, bu şekilde kutlanması Dünya barışıyla ilgili ciddi bir karamsarlığa kapılmama sebep oluyor. Adeta yakın gelecekte İran'a yapılması muhtemel bir operasyon için Amerikan ve Dünya kamuoyunun desteğini sağlamak için yapılmış bir propoganda filmi. İlk cümlesinde İran'ın bugünkü haline gelmesinde (tabii ki yine petrol sebebiyle) Amerikan ve Britanya politikalarının ve manipülasyonlarının ne kadar büyük rol oynadığını söyleyip, ondan sonra seyirciyi ters köşeye yatırma yüzsüzlüğünü gösterecek kadar ya namussuz ya da şuursuz.
Daha fazla söz etmeye değecek bir film gerçekten değil, yazacak tonla film beklerken, bu kuru propogandaya öncelik vermemin tek sebebi, bu satırları okuyanlar ille filmi izleyeceklerse en azından sinemada izlemezlerse ben üzerime düşeni yapmış olurum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder