Napoliten konserinden aldığımız keyfin verdiği motivasyonla, çocukları da alıp tekrar Kadıköy Süreyya Operası'nın yolunu tuttuk. Cervantes'in zamanının çok ilerisinde olan romanı Don Kişot, pek çok farklı türde sanat eserine de ilham kaynağı olmuş. Bu eserlerden bir seçkiyi bir araya getirip güzel bir düzenleme hazırlanmış.
İlk olarak İdobale Orkestrası'ndan Telemann'ın 8 bölümlü "Burlesque de Quichotte" overtür süitini dinledik. Sonrasında bariton Kevork Tavityan, Ravel'in "Don Quichotte a Dulcene" ve Ibert'in "Chansons de Quichotte" eserlerini seslendirdi. Dulcinée'nin dansı eşliğinde, çellist Gözde Öcal Güvemli, Massenet'den Don Quichotte Deuxieme Interlude'ü yorumladı. Akabinde çok sevdiğim bale eserlerinden, Minkus'un müzikleri ve Petipa'nın koreografisiyle Don Quichotte'tan "Grand Pas de Deux"'yü izledik. Süreyya Operası'nın boyut itibariyle klasik bale izlemeye müsait olmamasından kaynaklı, bu sahnede bale izlerken çektiğim sıkıntılardan (tabii esas sıkıntıyı çekenler dansçılar) daha eski yazılarda bahsetmiştim. Uzun süredir bu sebeple klasik bale izleyemiyorum, ama geçen zaman zarfında belli ki çok iyi yeni kuşak dansçılar yetişmiş. AKM'nin tekrar açılmasını beklemeden, çocukları da alıp bir bale eserini izlemek üzere bilet peşine düşmeye karar verdim.
İdobale'nin çok uzun yıllardır sanat yönetmeni olan Suat Arıkan'ın canlandırdığı Cervantes karakteri ile, sergilen farklı eserleri birbirine bağlayan bir mizansen oluşturulmuş. Bu kısmın biraz zayıf kaldığını düşündüm, daha ilgi çekici ve daha bilgilendirici olabilirdi. Ama sonuç olarak çocuklar yine çok keyif aldılar, Süreyya Operası ziyaretlerini bir rutin haline getirmek farz oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder