21 Nisan 2012 Cumartesi

Thomas Vinterberg ve Submarino (2010)

Vinterberg'in çektiği, aynı zamanda çekilen ilk dogma filmi olan muhteşem "Festen"'in başarısı, bu akımın uzun soluklu olmasında büyük rol oynadı. Seyrettiğimde hatırlıyorum, benim de içimde kameramı kapıp hikayeler anlatma arzusu hasıl olmuştu. Tabii film çekmek daha naif yıllarımda arzu hayal ettiğim gibi sadece bir dijital kamera kapmaktan ibaret olsaydı, bu rüyanın peşinden koşmaya kalkışmış da bulunabilirdim. Tek filmle bir Vinterberg hayranı olduğumdan 2003 yapımı filmi "It's all about Love" İstanbul Film Festivali'ne aynı yıl gelince koşarak gitmiştim. Beklentilerimin çok dışında bir film olduğundan da hayal kırıklığına uğramıştım, ben ondan ikinci bir "Festen" bekliyordum. Bu bilgiler ışığında son filmi "Submarino"'ya daha nesnel yaklaşabildiğimi söyleyebilirim. Bir "Festen" harikası olmamakla birlikte en azından büyük prodüksiyondan uzaklaşıp, gerçekçi iskandinav hikayelerine dönmüş olması olumlu. Hikaye, biri hapisten yeni çıkan, diğer uyuşturucu bağımlısı iki erkek kardeşin uzun yıllar sonra bir cenazede tekrar karşılaşmalarıyla başlıyor. Karanlık ve boğucu bir atmosferi olan filmde, özellikle tek başına bir çocuğa bakan uyuşturucu bağımlısı babanın hikayesi bir hayli can acıtıyor. Filmi sağlam bir ruh haliyle izlemekte fayda var, devrilmek üzere olan bir moral, kolayca bu filmden feyzalabilir.

Hiç yorum yok: