Bir kaç aydır devam eden Van Gogh sergisi benim için büyüleyici bir deneyim oldu. Loş bir koridordan geçerek Antrepo 3'ün geniş salonuna girildiğinde, gözler karanlığa alışana kadar insan kendini bir rüya sekansında gibi hissediyor. Gözler kendini bu yeni ışık diyarına uyarlayınca da müthiş bir renk ziyafeti başlıyor. Yüksek çözünürlüklü projektörlerle Van Gogh'un çok sayıda eseri farklı duvarlara yansıtılıyor. Bence burada bütün bu deneyimi en üst seviyeye taşıyan da yapılmış olan koreografi ve müzik. Adeta Van Gogh'un resimlerinden uyarlanmış bir film izliyoruz ve müthiş yapılmış müzik seçimleri de (Vivaldi Dört Mevsim, Erik Satie...) izlediğimiz filmin verdiği duyguları, ruh hallerini mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Yanımda götürdüğüm 3,5 yaşındaki oğlumla birlikte yere oturduk ve uzun bir süre görüntüleri izledik. Yaşına göre beklediğimden çok daha uzun bir süre dikkati dağılmadı, ama tabii bir noktadan sonra hareketlenip koşturmaya başladı. Bana kalsaydı muhtemelen daha oldukça uzun bir süre kendimi görüntülerin büyüleyici etkisine bırakırdım.
Resim sanatını daha geniş izleyicilerle buluşturmak için etkileyici ve eğitici bir konsept. Hiçbir zaman orijinal eserlerin yerini tutamaz, ancak orijinal eserlerin de ülkemizde sergilenmesi oldukça nadiren sahip olabildiğimiz bir fırsat. Keşke Antrepo 3 artık bu şekilde bir müze olarak işlev görse ve belli zaman aralıklarında, farklı ressamların eserlerini bu şekilde izleme şansına sahip olabilsek. Bu serginin gördüğü ilgiye bakılırsa (önünde uzun kuyruklar oluştu) ticari başarı kazanması da büyük bir olasılık. Veya kültür bakanlığının sponsorluğunda sabahtan akşama okul gezileriyle öğrencilerle dolup taşan ücretsiz bir mekan olsa ne kadar daha yaratıcı ve sanata yakın bir nesil yetiştirebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder