2011 Cannes yarışmasının, güçlü yönetmenler ve filmlerle donanmış olduğunun kanıtlarından biri de Aki Kaurismaki'nin son şaheseri. Bu güncede sık sık bahsediyorum, bir imzası olan yönetmenleri çok seviyorum. Kaurismaki'nin herhangi bir filminden herhangi bir kareyi, sadece tek bir kareyi size gösterseler, filmin yönetmenini rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. Filmin mekanının Finlandiya yerine bu sefer Fransa'nın kaçak göçmen kaynayan liman şehri Le Havre'da olması da hiçbir şey değiştirmiyor, çünkü Kaurismaki'nin kendine has ışık / dekor kullanımı, mekandan bağımsız kendini gösteriyor.
Kaurismaki'nin daha önce izlemiş olduğum filmleri;
Lights in the Dusk (2006)
The Man Without a Past (2002)
Ariel (1988)
Önceki filmlerden göz aşinalığımız olan Kati Outinen, başrolde André Wilms ile birlikte sevimli bir çifti canlandırıyor. Ucu ucuna geçinebilen, yaşı da ilerlemiş bir ayakkabı boyacısı, kendi hayatındaki tüm zorluklara rağmen, yardıma muhtaç bir kaçak oğlanı himayesi altına alıyor. Kaurismaki, her zamanki gibi dramla mizahı iç içe geçirdiği, az diyaloglu, yavaş tempolu özgün anlatım tarzını koruyor. Diğer filmlerine kıyasla daha iyimser, umudun varolduğu bu filmde, bence melankolinin kıvamı tam tutmuş, ne eksik, ne de fazla. Kaurismaki sinemasına giriş için çok isabetli bir film. Bu filmi beğenenler, diğer filmlerine de yelken açabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder