Geçen hafta beni bir hayli sarsan "Café de Flore"'dan bahsettikten sonra, hemen bir de bu tarz filmlerin panzehirine, yani "kendini iyi hisset" filmlerine değinelim. Benim için bu konuda "en" film "Groundhog Day"(1993)'dir. Aynı güne hapsolup, tekrar tekrar aynı anları yaşamak zorunda kalan bir havadurumu spikerinin (Bill Murray) hikayesi, günümüz insanına müthiş bir ayna tutmaktadır. Her anı aynı olmaya mahkum bir günde, gerçek farkı yaratmanın nasıl bir emek gerektirdiği çok etkileyici bir sadelikte sunulmaktadır.
Gelelim "kendini iyi hisset" türündeki son favorime. "Intouchables" boynundan aşağısı felçli olan kültürlü bir Paris zengininin kendisine bakıcı olarak deli dolu bir siyahi göçmeni seçmesini ve onunla geliştirdiği dostluğu anlatıyor. Filmin bütün masalsı fanstastikliğine rağmen konu, gerçek bir hikayeden ve bu hikayenin kitabından alınmış. Tabii inanamadığım için film sonrası hemen google'dan gerçek kahramanları da arayıp buldum. Felçli zengin rolünde sayısısız fransız filminden beğeniyle izlediğimiz François Cluzet var, ama filmin esas yıldızı kesinlikle bakıcı rolündeki Omar Sy. Kolaylıkla kitch olarak tabir edebileceğimiz bir yöne kayabilecek olan malzeme bu anlamda kesinlikle taviz vermiyor, ve kendini yer yer gözleri doldurarak yer yer güldürerek izletiyor.
Bu filmi gerçekten kendinizi mutsuz hissettiğiniz bir ana saklamanızı tavsiye ederim, sonuçtan çok memnun kalacaksınız. Filmin sonunda tek sıkıntınız, filmin daha uzun sürmemiş olması olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder