Bu aralar maymun iştahıyla özellikle yakın tarihteki siyasi ve tarihi olaylara ışık tutan düşünürlerin kitaplarını paralel olarak okumaya çalışıyorum, bir kitabın bir bölümünde verilen bir referans üzerine birden o diğer kitaba geçiyor ve daldan dala konuyorum. İnsanoğlunun özünde kötü olduğuna olan inancım gittikçe pekişmekle birlikte ve esasında yaşanan korkunç olayların bu kadar göz önünde olmasına rağmen kimsenin farkında olmamasının verdiği son derece melankolik ve karamsar ruh haline rağmen adeta çivi çiviyi söküyor ve gözüme indirilmiş olan perdeler kalktıkça, resim berraklaştıkça hayatla daha baş edebilir ve daha güçlü hissediyorum kendimi.
Düşündükleriyle ve yazdıklarıyla başka bir boyuttan bizimle iletişiyormuş hissini veren Noam Chomsky'nin "How the World Works"ünü okurken, medyanın nasıl hükümetlerin icraatleriyle ilgili kamuoyunu yönlendirme amacıyla kullanıldığını, bu çarkların nasıl işlediğini bir bölümde özetlemesi ve de diğer bir kitabı "Manufacturing Consent"e gönderme yapmasıyla, bir anda o kitaba zıplayıverdim. Ülkemizde de çok güncel olan bir konu, ve "en iyisini ben bilirimci" tüm yönetimlerde benzer şekilde işleyen bir olgu. Kısa bir araştırma ile bu malzemenin filme de çekildiğini görünce hemen edinip izledik. Filmin fazlasıyla 80'ler kokan ve dağınık bir izlenim veren kurgusu eleştirilebilir, ancak içerik Chomsky'nin kitabı ve söylevleri üzerine kurulu olduğu için mutlaka izlenmesi gereken bir belgesel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder