18 Kasım 2013 Pazartesi

Robert Greenwald ve Iraq for Sale: The War Profiteers (2006)

ABD'nin, sosyalizmin karşısında en uçlara götürdüğü vahşi kapitalizmin savaşlara nüfuz etmesi on yıllardır süregeliyor, ancak en son Irak'ın fethi esnasında, uygulamaların insanlık dışı boyutu iyicene göz ardı edilemez bir hale geldi. Geniş halk kesimlerinin ihtiyaçlarının ortak paydası ihmal edilerek zengin sermaye sahiplerine peşkeş çekmek şeklinde gerçekleşen özelleştirmelerden savaş sektörü de fazlasıyla nasibini aldı. Daha önce ordunun zorunlu askerlerine yaptırdığı tüm hizmetler, birer birer özel firmalara ihale edildi. Tek amaçları kar etmek olan bu firmalar, aldıkları milyar dolarlık ihalelere her türlü dalavereyi karıştırarak, mesela hemen hiçbir eğitim vermeden sokaktan topladıkları işsiz güçsüzleri savaşa paralı asker olarak gönderince, ordu disiplininden tamamen uzak olan bu güruhun Abu Ghraib hapishanesinde uyguladıkları insanlık dışı işkenceleri, bir noktada dünya basını da görmezden gelemedi. Ordudaki askerlerden 5 kat yüksek maaş alan bu paralı askerler, hem de her türlü hukuki işlemden muaftılar. Ordunun askerleri işledikleri suçlar karşısında askeri mahkemelere çıkıp her türlü cezayı alabilirken, bu özel güvenlik şirketlerinin çalışanları sadece ülkelerine geri gönderiliyorlardı, ve bir başka firmada işe girerek tekrar aynı bölgeye geri de dönebiliyorlardı. "Iraq for Sale" belgeseli tüm bunları belgeleri ve tanıklarıyla gözler önüne sererken, ihalelerden en büyük paraları kazanan şirketlerin politikacılarla olan sıkı bağlantılarını da ortaya döküyor. Mesela Bush rejiminin savunma bakanı Rumsfeld en büyük ihaleleri birbiri ardına kazanan KBR şirketinin baş yöneticilerinden biri imiş. Halkın vergilerinin bu şirketlere peşkeş çekilmesinin tek sonucu sadece faali meçhul cinayetler ve faali belli işkence vak'aları değil. Aynı zamanda lojistik, yemek, bina inşaları gibi hizmetleri de ihalede alan şirketler, işleri üçüncü dünya ülkelerinden ithal ettikleri ucuz iş gücüne insanlık dışı ücretlerle ve hiçbir sosyal güvence vermeden yaptırıyorlar. Mesela kamyon şoförlerini, içine girecekleri hayati tehlikeleri tamamen göz ardı ederek, boşu boşuna çöle seferlere gönderebiliyorlar ki, devlete fatura edip paraya para demesinler. Tabii bu sayfalarca, hatta ciltlerce anlatılabilecek kadar bol malzeme içeren bir istismar kabusu. Çok başarılı olan ve mutlaka izlenmesi gereken belgeselde görüşlerine yer verilen Pratap Chatterjee bu konuda çok detaylı araştırmalar yapmış başarılı bir muhabir, konuyla ilgili şu yazısını da okumanızı salık veririm;
http://www.tomdispatch.com/post/175036/pratap_chatterjee_inheriting_halliburton_s_army

Hiç yorum yok: