10 Aralık 2013 Salı

Walter Salles ve On the Road (2012)

Cannes Film Festivali, bu güncede sık sık vurguladığım üzere referans aldığım, takip ettiğim tek film festivali. Her yıl festivalin düzenlendiği zamanlarda, bir önceki yılın en iyi film adaylarını izlemeyi tatlı bir gelenek haline getirdim. 2013 festival zamanı civarında da 2012 yarışma filmlerinin büyük bir kısmını izlemiştim. Aradan çok zaman geçtiği için o filmleri artık tek tek not düşemeyeceğim, ama henüz yeni izleme olanağım olmuş olan birkaç filmden bahsettikten sonra, hepsini birlikte listeleyerek kendimce notlayacağım.
Bu filmlerden ilki olan "On the Road" 2012 altın palmiye adayları içinde en beğendiğim filmlerden biri oldu. "Central do Brasil" (1998) ve "Diarios de motocicleta" (2004) gibi filmleriyle gönlümde taht kurmuş olan Walter Salles'in filmi olması itibariyle zaten çok beğeneceğimi tahmin ediyordum. Jack Kerouac'in çok iyi bilinen başyapıtı kitabını okumamıştım, ama filmi izlediğimde keşke kitabını okumuş olsaydım, hatta keşke genç bir yaşımda okumuş olsaydım diye düşündüm. Filmini izlemek, ne kadar iyi bir kitap olduğunu hakkıyla hissettiriyor. Bu aralar gömüldüğüm tarihi, siyasi kitaplardan ve sırada bekleyen sayısız film ve belgeselden vakit bulursam mutlaka da okumak isterim, gerçi filmi izlemiş olmam tabii kitabı bir nefeste içime çekmemi engelleyecek ama bakalım belki bir ara denerim.
Film ergenlikten yetişkinliğe geçilen zorlu dönemi, kendini aramayı, arkadaşlıkları, aşkı, kendilerini yollara veren, bir yerde duramayan, huzur bulamayan gençler üzerinden, sade ve etkileyici bir dille anlatıyor. Filmlerin kitaplara kıyasla en büyük dezavantajları olan 2 saatte her şeyi anlatmak gibi bir kısıtları var, ve Salles belli ki bu noktada zorlanmış. Özellikle filmin ortasındaki bir kısım, film formatına zorla sığdırılmaya çalışıldığı için çok eğreti duruyor, keşke o kısıma kıyarak kesseymiş, benim açımdan filmin temposuna ve tonuna ciddi bir darbe vurdu. Ama bu 20 dakikalık kısımı bir yana bırakırsak filme bayıldım. Kendinizi yollara vurmak, ergenliğinizin kaybolmuş, karışık ruh halini nostaljik çağrışımlarla hissetmek istiyorsanız kaçırmayın.

Hiç yorum yok: