15 Nisan 2020 Çarşamba

High Fidelity (2020)


Uyarlandığı Nick Hornby'nin aynı ismi romanını okuma fırsatım olmadı, ama Stephen Frears'in 20 yıl önceki sinema filmini çok beğenmiştim. Tekrar çevirimler hayal kırıklığı yaratabiliyor, ama bu sefer dizi biçiminde olması, ve de takip ettiğim sitelerde övgü dolu yazılar bulunması itibariyle bir şans vermeye karar verdim.


İyi ki denemişim, çünkü diziye bayıldım. Filmde John Cusack'ın canlandırdığı Rob karakterini, dizide aynı isimle bu sefer Zoë Kravitz kusursuz canlandırıyor. O kadar doğal ki, adeta kendini oynuyor, rol yaptığını unutturuyor. Dizinin tüm karakterleri çok iyi seçilmiş, özellikle de Cherise rolünde Da'Vine Joy Randolph müthiş.


Müzik tutkunu Rob bir plak mağazasına sahiptir, iki çalışanı Cherise ve Simon aynı zamanda en yakın arkadaşlarıdır. Bu üçlünün müzik muhabbetleri ve sürekli müziğe dair sürekli en iyi beş listeleri yapmaları çok keyifli. Rob'u yeni müzik listeleri yapmaya iten diğer bir neden, ilişkilerinde yaşadığı hayal kırıklıkları. Yaşamış olduğu 5 ilişkinin de hüsranla bitmesi sonucu, acaba sorun kendisinde mi diye öğrenmek için 5 kişiyle tekrar görüşüp, ayrılmalarının nedenlerini öğrenmeye çalışıyor.


Dizi, müzik muhabbetleriyle o kadar iştah açıcıydı ki, her bölümden sonra spotify'a dalıp ilgili müzisyenleri, grupları dinlemeye başladım. Spotify'da oldukça geniş bir High Fidelity çalma listesi de mevcut. Foodie Love'ın ruhumu doyurduğu aşk ve yemek üzerine High Fidelity de müzik ve melankoli pompaladı. İki diziyi art arta izlemek gerçekten çok iyi geldi.

Hiç yorum yok: