27 Ekim 2019 Pazar

Kerem Görsev Trio - Akbank Caz Festivali


Evvelki akşam Kerem Görsev ve ekibi bize müthiş bir caz ziyafeti verdiler. Festivalin sloganı "şehrin caz hali"'ne uygun şekilde Moda, Galata gibi semtlere adanmış parçaların yanı sıra, Kerem Görsev'in çok sevdiğim albümü "Orange Juice"'dan Sunday'i, saksafonist Earnie Watts'la kaydettiği ve 1 Kasım'da çıkacak olan yeni albümünden iki parçayı (birinin ismi Tiramisu ve muhteşem bir albüm daha geliyor), Kayman Adaları'nda tanıştığı mango için yazdığı eseri, büyük caz piyanistleri Mccoy Tyner ve George Shearing (onunla ölümünden önce New York'da bir caz konserinde karşılaşmasının da hikayesini anlattı) için yaptığı besteleri, caz standartlarından "Just Squezze Me"'yi büyük bir keyifle dinledik. Kerem Görsev'e davulda Ferit Odman ve kontrbasta Volkan Hürsever eşlik ettiler.
Çocukların da hayatlarındaki ilk canlı caz konseri olarak bu günceye notumu düşüyorum (Çocuklar, yıllar sonra bu günceyi okuduğunuzda siz de hatırlamış olursunuz.) Her ne kadar Cem klasik müzik hastası, Dalya da koyu rock'çı olsalar da, ikisinin üzerinde anlaşabildikleri müzik hep caz oldu. Evdeki en modern caz albümlerini dahi sesini sonuna kadar açarak (Nina'yı odasına kaçırmak pahasına) dinlemekten hoşlanıyorlardı. Konu albümlerden açılmışken, bu konuda evde yaptığımız (benim açımdan oldukça) hüzünlü ama bir o kadar da gerekli bir devrimi de bu günceye işlemek istiyorum. Ufak ama çok severek yaşadığımız evimiz, aramıza iki çocuğun katılması, çocukların evde (söylemek zorundayım, özellikle Cem'in) yarattığı tahribatlar, eve yıllar içinde giren (her türlü) eşyanın, çıkandan çok daha yüksek seyretmesi, ciddi bir "cari açığa" ve dolayısıyla evde exponansiyel bir kaosa yol açmıştı, aradan geçen 15 yılda da zevklerimiz değişmiş, evin rengarenk halleri de bizi iyice bunaltmıştı. Bir aydan uzun süren bir süreçte evde ihtiyacımız olmadığına kanaat getirdiğimiz her şeyi, elemeye, atmaya, bağışlamaya başladık. Çocuklar giymedikleri kıyafetleri, oynamadıkları oyuncakları (lego, kapla ve kutu oyunları dışında hemen her şey) ayıkladılar, Nina'yla ben gardırobumuzun dörtte üçünden fazlasını bağış kutularına taşıdık. Sonra en zor kısım başladı, her ne kadar son yıllardır yeni kitap almak yerine evimize yakın kütüphaneden ve kindle'a yüklediğimiz kitaplardan beslensek de, bir ömür birikmiş kitaplar evimizi rehin almıştı, ve duvardan duvara raflarda kitaplar üzerimize üzerimize gelmeye başlamıştı. O büyük kitaplığı evden çıkarıp, iki ufak kitaplık aldık, birine çocukların kitapları yerleşti, diğerine sığacak kadar da biz kitaplarımızı eledik. 9 koli dolusu kitap bağışa gitti. Konu CD'lere geldiğinde, spotify'a üye olduğumdan beri tek bir CD dinlemediğimden, esasında tamamı atıl duruma düşmüştü. Ama her birine sayısız anı bağlıydı. Kimi aşkları, kimi dostlukları, kimi konserleri daha kapağına bakarken hatırlatıyordu. Önce bakarak elemeye çalıştığımda attığımdan çoğunu tuttuğumu fark edince, sonunda tamamını büyük torbalara doldurup evden dışarı çıkardım. Sadece arabada dinlemek için Cem'e bir miktar klasik ve opera CD'si ayırdık. Haftalar süren sancılı ama her aşamasında biraz daha hafiflediğimiz operasyon sonucunda ev bir hayli ferahladı, kalan eşyaları ortaya toparlayıp, tüm duvarları beyaza boyattığımızda gerçekten buna değdiğini fark ettik. Eve çocuklarla beraber yeniden şekil verdik, her ne kadar çocuklar son sözün hep bizde olmasının demokrasiye aykırı olduğunu arada dile getirseler de, bu aralar gelecek mesleğini iç mimarlık olarak tanımlayan Cem, bu fonksiyonu fazla ciddiye alıp, her konuda biraz fazla fikir beyan etmek suretiyle arada bizi biraz bunaltmış olsa da sonunda hep bir orta yol bulduk. Çocuklar, evin duvarlarında asılı (ve artık Nina'yla görmek istemediğimiz) resimlerin tamamına talip olmak suretiyle, hepsini odalarına astılar. Yıllarca ürettikleri sayısız resmi duvarlara asıp sökmekten delik deşik olmuş eski duvarla karşılaştırınca hiç fena da olmadı aslında.
Konuya, güzel konser akşamına dönersek, her ne kadar bir okul günü akşamı geç saatlere sarktığından tatlı rüyalara dalarak konserin sonunu getirmiş olsalar da, Cem de Dalya da konseri çok beğendiklerini beyan ettiler.

Hiç yorum yok: