Hani hiç planda yokken bir sinemanın önünden geçerken gözünüz bir postere takılır ve hakkında daha önce hiçbir şey duymadığınız bir filme girer ve izlersiniz ya, işte benim hayatımda da böyle sürpriz filmler var, mesela Rembetiko, Out of Rosenheim (Bagdat Cafe), Love etc. , Gadjo Dilo... Bu saydıklarımdan Tony Gatlif'in Gadjo Dilo'sunu seyrettiğimde büyülenmiş ve film hiç bitmesin istemiştim. Bir fransız genç (Gatlif'in favori oyuncusu Romain Duris) babasının öldüğü araçta takılı kasette dinlediği şarkıcıyı aramak üzere yollara düşüp Romanya'ya gidiyor ve romanların dünyasına "Çılgın Yabancı" olarak giriyor. Çingenelerin büyüleyici müzikleri ve sıradışı kültürlerine şahit oluyoruz, işin içine aşk da şiddet de giriyor, çok etkileyici ve pek çok anlamda bir arayış filmi. Aynı tarz arayışı yine Gatlif'in "Exils" ve "Transylvania"da da görüyoruz. Exils'de kendini, birbirini, hayatı kaybetmiş bir çift yürüyerek son derece bohem bir şekilde Fransa'dan Cezayir'e yolculuk ediyor ve fılm beni çok etkileyen bir final sahnesiyle sonlanıyor. "Transylvania"da ise bu sefer Asia Argento kendini platonik bir aşkın peşinden koştururken kaybediyor ve esasında kendisine doğru çıktığı yolculuğuna Fatih Akın'ın "Duvara Karşı"sından tanıdığımız Birol Ünel eşlik ediyor.
Gelelim Gatlif'in 2000 yapımı "Vengo"suna. Film çok etkileyici bir müzikle açılıyor, muhtemelen Cezayirli olan müzisyenlerle Endülüslü flamenkocular beraber meşkediyorlar. Kuzey Afrikalıların müziği bizim sufi müziğimizi çağrıştırıyor, müziğe eşlik eden dansçının hareketleri de bir sema gösterisine dönüşüyor. Müziğin bitmesiyle çan sesleri duyuluyor ve sahne bir hristiyan mezarlığına geçiyor. Farklı kültürlerin kaynaştığı Endülüs'te çok ilginç bir filmin bizi beklediğini düşünürken, film bu açılışla maalesef hakkını verebileceğinden fazlasını vaat ediyor. Filme yine yer yer muhteşem müzikler eşlik ediyor, özellikle yanık sesli bir flamenko şarkıcısını bir masa etrafındakilerin el çırparak tempo tutmalarıyla dinlerken insan inanılmaz ürperiyor ancak filmin konusu bizim Güneydoğumuzdan bildiğimiz kısır bir kan davasına hapsoluyor, ve en azından benim açımdan Gatlif'in unutulmaz filmleri arasına katılamıyor. Neyseki Gatlif, bu filminden sonra da, yukarıda bahsettiğim gibi, sinemasından güzel başka örnekler verdi, ve eminim vermeye devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder