Zvyagintsev ilk filmi "The Return" (2003) bence sinema tarihinin en iyi "ilk" filmlerindendir. Sadece "ilk" olarak da değil, bence sinema tarihinin en iyi filmlerinden biridir. Venedik'te Altın Aslan ödülünü de hak ederek aldı. Sinemasının görselliği ile ilgili eminim Tarkovski benzetmesi sık sık yapılıyordur, çünkü bu gözden kaçamayacak kadar ortada. Ellerinde acaba Rus yapımı başka hiçbir sinemacıda olmayan bir kamera mı vardır diye düşünüyor insan, çünkü öylesine özgün ve benzersizler. İçeriğe gelince en azından benim açımdan iki yönetmen çok farklılar, Tarkovski'nin yoğun sembolizm ve felsefe yüklü filmlerinin içine giremiyorum, kendimi ne kadar zorlasam da dikkatim 2 yaşında bir çocuğunki gibi dağılıyor ama Zvyagintsev'in filmleri beni adeta içine çekiyor, hipnotize ediyor.
"The Return"'ün gölgesinde yeni bir film çekmek kolay bir iş değildi ama Zvyagintsev bunun altından başarıyla kalkmış. İki fim arasında büyük benzerlikler var, sessizliğin, söylenemeyenlerin yarattığı gerilim iki filme de hakim. "The Banishment"'i okumak biraz daha zor, film biraz daha karanlık, daha melankolik, daha belirsiz. Filmin başında ailenin çıktığı yolculuk ve yerleştikleri ev de bana Doktor Şivago'nun inzivaya çekildiği ıssız evi hatırlattı.
Zvyagintsev'ın sinemasıyla tanışmayı arzu edenlere mutlaka önce "The Return"'ü izlemelerini tavsiye ederim. Eğer beğenirlerse bu ikinci film de gönül rahatlığıyla izlenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder