4 Şubat 2013 Pazartesi

2012 Bakiyesi - Suç Filmleri

Jean-François Richet ve Mesrine: Killer Instinct (2008)
60'lı, 70'li yılların Fransa'da pek çok şiddet olayına kaynak olmuş, dönemin en tanınan gangesteri Mesrine'in yükselişi, güçlü oyuncu Vincent Cassel'in başrolde olmasına rağmen, sıradan ve fazlaca anaakım sinema diliyle resmedilmiş.


Andrés Baiz ve La Cara Oculta (2011)
Ünlü bir orkestra şefinin kız arkadaşı çok mistik bir şekilde ortadan kaybolmuştur, ama esasında dokunacak kadar yakındadır. Daha fazla ispiyon vermeyeyim, fikir müthiş, ama zayıf oyunculuklara yönetsel zaafların eklenmesiyle, bu son derece iyi gerilim malzemesi harcanmış.

Morten Tyldum ve Headhunters (2011)
Bu film, edebi pek bir değeri olmayan, ama bitirene kadar elinizden bırakamadığınız bir polisiye gerilim kitabına benziyor. Tam bir dolandırıcı olan baş karakter, sanat eseri hırsızlığı yaparak büyük bir servetin ve çok güzel bir eşin sahibi olmuştur, ama son icraatinde sert bir kayaya toslar, ve işler çığırından çıkar. Sürprizleriyle sürekli şaşırtmayı başaran film, türünün kaliteli bir örneği.

Ole Bornedal ve Just Another Love Story (2007)
Kendi hayatından bunalmış olan bir aile babası, ağır bir trafik kazası geçiren bir kadının erkek arkadaşı olarak algılanınca, belki de bir kaçış olarak bozuntuya vermez, ama bu naif aldatmaca, kendisini karmaşık olayların ortasında bulmasına sebep olur. Zorlama durmaya çok müsait olan bu malzemeyi işlemek, çok ince bir işçilik gerektiriyor, ancak bu meydan okuma yönetmene bir numara büyük gelmiş.

 Óskar Jónasson ve Reykjavik-Rotterdam (2008)
İskandinav yapımlarından devam ediyoruz. Eski bir hükümlü, maddi zorluğa düşünce eski yasadışı uzmanlığını devreye sokar ve Reykjavik-Rotterdam arasında gemiyle alkol kaçakçılığına soyunur. Usta yönetmen Baltasar Kormákur'un başrolünde olduğu film, komedi ve aile dramını, polisiye ile harmanlıyor ama bence sıradan olmanın ötesine geçemiyor.

Hector Babenco ve Carandiru (2003)
Brazilya'nın en büyük hapishanesi Carandiru'da AIDS'le mücadele için göreve başlayan bir doktorun gözünden hapishanedeki dramlara şahitlik ediliyor. Çok farklı profildeki hükümlülerin hikayelerini dinlerken, bir yandan da bir trajedinin sinsice yaklaştığı seziliyor.

James McTeigue ve The Raven (2012)
Edgar Allen Poe'nun yazdığı polisiye hikayelerdeki cinayetlerin, aynen yazıldığı şekillerde işlenmeye başlanması, tüm şüpheleri yazarın üzerinde toplar. Tüm bunlar bir komplo mudur, Poe, başı iyice derde girmeden bu komployu çözebilecek midir? Başrolünde de John Cusack olunca, ister istemez böyle bir senaryodan çok güçlü bir film bekleyenler maalesef hayal kırıklığına uğrayacaklar.

Hiç yorum yok: