13 Şubat 2012 Pazartesi

Steven Spielberg ve War Horse (2011)

Her sene Oscar adayı filmlerden en az bir tanesi bana çok acı çektirir, filmin sonunu zor getirim, beni neredeyse sinemadan soğutur. İşte o film bu sene "War Horse". Sürekli Hollywood diye bahsettiğim ekolde, midemi bulandıran ne kadar klişe varsa bu filmde yüksek dozda bulunuyor (hatta yer yer overdoz, tıbbi önlemler alarak izlemekte fayda var). İspiyon vermekten çekinmeden konuyu tek cümlede özetlemek gerekirse, fakir bir çocuğun yetiştirdiği at elinden alınarak savaşa gönderilir, sonra kendisi büyüyüp savaşa giden delikanlı, yaralı ve kör bir vaziyetteyken, yine yaralı ve bu sebeple vurulmak üzere olan atının sesini duyar, ıslık çalar, at da onun ıslığını tanır, kavuşurlar. Bu arada arka planda film boyunca hiç durmayan yaylı çalgılar, filmin parlak anlarını daha da parlatma konusunda hiç çekimser durmazlar. Yapmayın yahu bu kadar da olmaz dedirten bir klişeler yumağı. Yazıklar olsun Spielberg ve bu filmi en iyi film kategorisine koyan akademi üyeleri. Acaba "Schindler's List"'i, "Munich"'i, "Catch Me If You Can"'i çeken başka bir yönetmen miydi diye düşünüyor sinefil.

Hiç yorum yok: