Alfredson'un "Let the Right One In" ile 2008'de kazandığı başarı, onu hızlı bir şekilde Hollywood'a transfer ettirmiş gözüküyor. Film, yönetsel açıdan ortalamanın üstünde olmakla beraber, içerik olarak pek parlak değil. John Le Carré'nin, soğuk savaş döneminde geçen ve istihabarat teşkilatları arasındaki kızgın rekabeti ve birbirlerinin arasına ajan sokma girişimlerini anlatan romanını, bir film formatına sığdırmaya çalışmak, zaten baştan kaybetmeye mahkum bir girişim. Tüm olaylar gereğinden fazla hızlı gelişiyor, ne olduğunu ve kimin kim olduğunu takip edebilsek de (burada yönetmene ve hikayeyi uyarlayana artı puan verebiliriz) filmden almamız gereken hazzı, hissetmemiz gereken gerilimi hissedemiyoruz.
Gary Oldman'ın iyi bir oyuncu olduğuna şüphe yok ama bu filmde canlandırdığı karakterle, yoğun miyop gözlük camlarının arkasında kaybolan ve film boyunca bir kez bile değişmeyen donuk yüz ifadesi düşünüldüğünde, en iyi erkek oyuncu Oscar'ına aday olması şaka gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder