Alper Canıgüz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alper Canıgüz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2020 Pazar

Alper Canıgüz - Gizliajans


Birkaç okuma şevkimi kıran "ilk kez okuyacağım yazar" denemesinden sonra güvenilir sulara dönmeye karar verdim. Ayrıca evde geçen 1 ayın sonunda, iyice hırpalanan ruh halime de iyi gelecek bir kitaba ihtiyacım var. Bana mı öyle geliyor, tesadüf mü oluyor, yoksa Türk edebiyatı gerçekten fazla mı arabesk, içim bir hayli daraldı. Hep bir facialar, cinayetler, tecavüzler. Daha fazla bunalmadan belki yabancı yazarlara geçmek gerek. 

İlk kez okuduğum yazarlar içinde beni en (hatta belki tek) neşelendiren Alper Canıgüz'ün kitaplarını, yazdığı sırayla okumaya devam ediyorum. Yayınladığı üçüncü kitap olan Gizliajans, sahibi "Şeytan" isimli bir kedi olan bir reklam ajansını anlatıyor. Tek bir müşterisi bulunan, ve her biri nev-i şahsına münhasır çalışanlara sahip olan bu tuhaf ajansta olanlar, kitabı okudukça ne tür fantastik gelişmeler yaşanacağına dair türlü tahminlerde bulunduruyor, ama sonra tahminlerin de ötesinde uçuşa geçiyor. Her kitapta olduğu üzere, Canıgüz'ün mizah dolu dili, kitap ilerledikçe de sınır tanımayan hayal gücünün ürettiği malzemelerle bizi kahkahaya doyuruyor. Başkahraman Musa'nın ilk görüşte aşık olduğu Sanem'e o ilk anda içinden yaptığı tirat muazzam.

12 Nisan 2020 Pazar

Alper Canıgüz - Oğullar ve Rencide Ruhlar


Her güne yeni bir yazar düsturumla, güne Cem Akaş'ın 7'si ile başlamıştım, ama geçen 50 sayfaya rağmen kitap zerre kadar ilgimi çekmeyince, Tatlı Rüyalar'ı okuduğumdan beri diğer kitaplarını çok merak ettiğim Alper Canıgüz'ün bu kitabına kaçtı gönlüm. Bir çırpıda okudum yine mizah dolu kitabını.

5 yaşındaki Alper Kamu'nun bir cinayet gizemini çözmesini anlatıyor. Alper 5 yaşında, ama kah Kafka'nın Milena'ya mektuplarından bashediyor, kah Baudelaire'in şiirlerinden dem vuruyor, "Mezarlarınıza tüküreceğim" diye Boris Vian'a gönderme yapıyor, Shostakovich dinliyor, mahallede bıçkın delikanlıyı oynuyor, rakı sofrasından içki aşırıyor. Sadece büyümüş de küçülmemiş, büyümüş, dolu dolu yaşamış da küçülmüş.

Kitap bana başlarda hemen Astrid Lindgren'in Kalle Blomquist'ini hatırlattı. Nina'nın çocuklara okurken benim de en keyif alarak dinlediğim kitaplarındandır. Kalle de kendi küçük Dünya'sındaki gizemleri çözmeye çalışırken, Lindgen müthiş bir mizahla betimler ufaklığı. Alper Kamu'nun hikayesi de esasında çok sevimli başlamıştı. Verildiği anaokuluna isyanı ve kaçışı çok eğlenceliydi. Ama sonrasında hikaye ilerledikçe yazar Alper, küçük Alper'in 5 yaşında olduğunu giderek unuttu, ve kitap artık 5 yaşında bir çocuğun yaşadıkları olmaktan tamamen çıktı ve biraz sıradan bir polisiye romana büründü.

Akıcı dili sayesinde sonuna kadar beğenerek okudum, ama kitabın başındaki "çocuksu" tarz sonuna kadar tutarlı bir şekilde gelebilseydi, çok daha da leziz olacaktı. Tatlı Rüyalar'ın yarattığı beklentim de tam karşılanamadı, ama mutlaka bir kitabını daha okuyacağım Canıgüz'ün.

Bu arada şimdi fark ettim, bu günceye düştüğüm 502. not olmuş bu yazı, fark etmeden devirmişim 500 yazıyı. 2010'da başlayıp, araya giren 5 yıllık araya rağmen, iyi ki vazgeçemediğim bu günceye, umarım daha yıllar boyu naçizane çizerim yeni anlar...

9 Nisan 2020 Perşembe

Alper Canıgüz - Tatlı Rüyalar


Tatlı Rüyalar'ı okumaya karar vermemde, kapakta belirtilen "Psiko-absürd romantik komedi" ibaresi etkili oldu. Türk edebiyatında daha önce bu tür bir roman okuduğumu hatırlamıyorum. İddiasının hakkını da fazlasıyla verdi, çok eğlenerek okudum. Okuduğum ilk kitabıyla sevdiğim yazarlar listeme hızlıca ekledim Alper Canıgüz'ü.

Kitabı okurken bol bol kıkırdamam evdeki diğer aile bireylerinin de dikkatini çekti, sık sık ne oluyor sorularına muhatap oldum. Cihangir'de yaşayan Hector Berlioz'un, hayatının bir kısmını satışa çıkardığını bildiren birinin ilanına yanıt vermesi, Profesör Fişek'in üniversitede verdiği psikoloji dersleri de kıkırdamanın ötesinde kahkaha atmama vesile oldu.

Sonrasında internetten baktığımda, tahmin ettiğim üzere Canıgüz'ün psikoloji eğitimi aldığını gördüm. Dersler kitaptaki gibi geçtiyse bir hayli eğlenmiş olsalar gerek. Kitapta rüyayla gerçeğin iç içe geçmesi, kendi içinde tutarlı ama hayal gücü geniş bir absürdlüğe izin veriyordu. Adeta bir öykü kitabında gibi anlatılan farklı hikayeler bir bütünün parçaları olarak başarılı şekilde birleştirilmiş.

Yeni gözde yazarlar keşfetmek için okumaya başladığım kitapların daha üçüncüsünde turnayı gözünden vurdum, Canıgüz'ün diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.