İngiliz yönetmen Andrea Arnold'la ikinci uzun metrajlı filmi "Fish Tank" vesilesiyle tanışmaktan büyük memnuniyet duydum, çok güzel bir filme imza atmış.
Britanya'da alt sınıf yaşamından bir kesit izliyoruz. Filmin merkezinde bulunan 15 yaşındaki öfkeli genç kız Mia'yı amatör bir oyuncu müthiş bir doğallıkla oynuyor ve yine 'acaba gizli kamerayla mı çekilmiş' hissine kapıldım. Oyunculuk eğitimi alan onlarca, yüzlerce oyuncu bu doğallığa ulaşamıyor, merak ediyorum acaba aldıkları eğitim mi onları doğallıktan uzaklaştırıyor, yoksa amatör oyuncular kendi ortamlarında, kendilerini oynadıkları için mi bu kadar doğallar.
Oscar adaylıkları da olan "An Education" sadece keyifli bir seyirlikken, pek çok paralellikler barındıran "Fish Tank" onun çok daha hardcore versiyonu ve köküne kadar gerçekçi sinema örneği. Film boyunca, genç kızın kolaylıkla empati kurabildiğimiz öfkesi, başını pek çok kez belaya sokmasına ramak bırakıyor, ve izleyenler olarak bir hayli geriliyoruz. Yönetmen, bu olayların hiçbirini merkezine alarak bir sömürü öğesi olarak kullanmıyor, kamerasını son derece konsantre şekilde sadece Mia'ya yöneltiyor ve hikayesini anlatmaya devam ediyor.
Andrea Arnold'un daha ikinci filmi olmasına rağmen, tecrübeli meslektaşları Ken Loach'un "Sweet Sixteen"'ini, Shane Meadows'un "This is England"'ını, Meike Leigh'in "Naked"'ini aratmıyor. Bu filmleri sevenler "Fish Tank"i kaçırmasınlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder