IKSV'nin taşındığı çok güzel yeni binası Deniz Palas'ta etkinliklere evsahipliği yapmaya başlamış olan Salon'da ilk konserimizi izleme fırsatı bulduk. Salon gerçekten de güzel olmuş, gerçi biraz Babylon'un bir kopyası şeklinde, ufak ama samimi bir ortam. Mekanın ufak olması, aşırı kalabalık olmaması şartıyla, mekanın neresinde olunursa olunsun keyiflen müzik dinlenmesini sağlıyor, insanlar önlere gidelim diye çırpınmıyorlar. Bir de bir kez daha sigara yasağına şükrettim, yıllarca Babylon'un ufacık sigara içilmez bölümünde utanmadan sigarasını tüttürenlerle giriştiğim sinir harbi, nice konserin benim açımdan mahvolmasına sebep olmuştu, artık ciğerime kanser çekmeden konser izleyebilmenin tadını çıkarıyorum.
Peter Cincotti'yi daha önceden tanımıyordum, meğer genç yaşında bir hayli meşhur olmuş, caz listelerinin başına kurulmuş. Jamie Cullum ile Michael Buble arasında pop-caz sounduna sahip, keyifle dinlenen besteleri var. Açıkçası beni piyano çalışı, sesinden çok daha fazla etkiledi. Bir de konserdeki saksofonist çok iyiydi. Daha bir saat olmamıştı ki son parçayı çalıyoruz dedi, ve konseri bitirdi, seyirciden de hiçbir itiraz, ısrar gelmedi, inanamadım. Hayatımda hiç bu kadar kısa konser izlememiştim. Diğer bir şaşırdığım olay da parçalarından biriyle ilgili gereksiz small-talk yaparken, hiç Los Angeles'da bulundunuz mu dedi, salon hep bir ağızdan yeahh diye bağırdı, ben nereye düştüm, herhalde bir ben gitmemişim, utanmalı mıyım acaba diye düşündüm.
Konseri kendi açımdan kısaca özetlemem gerekirse, kısa da olsa güzel vakit geçirdim, ama bir gün dönüp bu satırları okumazsam, muhtemelen hafızamda kısa zamanda başka şeylere yerini bırakarak silinecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder