5 Mayıs 2010 Çarşamba

İstanbul Devlet Opera ve Balesi ve Concerto Barocco/ Creatures/ Mi Favorita

Dünya dans günü etkinlikleri kapamında İdobale'nin 3 koreografiden oluşan balesini izledik.
İlk eser George Balanchine'in Concerto Grosso'su çok hayal kırıklığı yaratan bir açılış oldu. Maalesef dansçılar eserin hakkını bir devlet balesine hiç yakışmayacak şekilde veremediler. Bach'ın tempolu müziğiyle Balanchine'in çok sıkı bir klasik disiplin gerektiren koreografisi birleşince, eserin yorumcuları çok zorlandılar. Hata yapmama endişesiyle tempoyu kaçırmamak için gösterilen aşırı çaba yüzlere fazlasıyla yansıyınca gösterinin bir okul müsameresinden farkı kalmadı. Solist dansçının hiç olmayacak bir yerde dengesini kaybedip toparlayamaması ve partnerine sarılarak ayakta kalmayı anca başarması da işin tuzu biberi oldu. Balanchine'in koreografisi, klasik balenin çok tipik bir örneğiydi, ve zorluğu dansçıların sololarında değil, koreografinin tüm ekip tarafından uyumlu ve kusursuz bir şekilde uygulanmasındaydı ama İdobale maalesef bunun yanına bile yaklaşamadı. Ara verildiğinde ne kadar üzgün ve hatta kızgın olduğumu anlatamam. Bir yandan AKM'nin hala kapalı olmasına çok kızgındım, diğer yandan da İdobale'deki yıllardır süren düşüşün bu raddeye gelmesinden büyük bir hayal kırıklığı duyuyordum.
Çıksak mı, kalan iki eseri de izlesek mi diye düşünürken, iyi ki kalmaya karar vermişiz, çünkü ikinci eser Creatures muhteşemdi. Hem müzik ve koreografi olarak tam benim zevkime hitap ediyordu, hem de dansçılar çok iyiydi. Patrik Debana'nın modern koreografisi çok başarılı bir düetle açıldı, ve dansçıların tutkuyla hissederek ettikleri danslarla devam etti.
Üçüncü eser Donizetti'nin müzikleri eşliğinde Jose Martinez'in koreografisi "Mi Favorita" idi. İlk eserin sadece bir kaza olduğunu ispat etmek istercesine yine başarıyla icra edildi. Martinez, klasik koreografisine çok ince espriler işlemiş, dans esnasında hapşıran, hareket sırasını karıştıran, arka rolde olmasına rağmen solist gibi selam vermeye çalışan, yer yer itişip kakışan karakterleri genç dansçılarımız hem teknik olarak hem de dramatik olarak çok başarılı bir şekilde canlandırdılar. Gülümsemeden, yer yer sesli gülmeden eseri izlemek mümkün değildi.
Geçmiş yıllarda İdobale'den sürekli pek başarılı olmayan klasik eserler ve son derece başarılı modern eserler izledik. Sanırım bu, genç neslin yaşam tarzında klasik balenin gerektirdiği disiplinden uzaklaşıyor olması ve kendilerini daha özdeşleştirebildikleri, daha hissederek dans edebildikleri modern koreografileri çok daha fazla içselleştirebilmelerinden kaynaklanıyor. Ancak özellikle konservatuar eğitiminde ve devlet balesinde klasik bale disiplininden uzaklaşmak son derece riskli, çünkü klasik baleyi özümseyemeden ve teknik disiplinine sahip olmadan modern balenin beslenmeye devam edebilmesi mümkün değil.
Önümüzdeki sezon esaslı bir klasik eseri AKM'de izleyebilme dileğiyle...

Hiç yorum yok: